BİR ÇINARIN ARDINDAN | Bosphorus Arts Newspaper |Sayı 113 | Sayfa 12 | Ali Balkan

İyimser olmak gerek. Hem de en az kaybettiğimiz duayen eleştirmen Prof.Dr. Kaya Özsezgin’in iyimser olduğu  kadar!

Benim Masallar Şehri İstanbul’da bir alt serim var. Adı “yarışma”. Yarışma serisi’nin başlangıcı  çok yıllar öncesine dayanır .Bu öylesine seçilmiş bir isim değildir. Kaya Özsezgin, Abdülkadir  Günyaz  ve  Ümit Gezgin tam zamanında sanat dünyasını uyardıkları için vardır.

En başta  o  tuhaf yarışmayı hatırlamak gerekir. Yıllarca düşündüm durdum bu tip bir oluşuma ve hakarete  kontrast nasıl oluşturulur diye. O yarışmada olan şudur.Bir şirket  yüksek ödüllü bir yarışma açar. Sonra yabancı jüri gelir ve der ki: “Olmamış”.Deneyim kazandınız da naifsiniz der ve ekler kimlik bulamadınız. Bunlar sadece küstah sözler değildir elbette.Kültürel işgalin çok üst  aşamasının girişidir.(Çok sorulur bu yarışmaya katılmadım)Kaya Hoca’nın bu sözleri edenlere tepkisi de o denli sert olmuştur ki, en azından sanat dünyasının geneli ortada ciddi bir durumun olduğunu anlamıştır.

 

HOŞGÖRÜNÜN  EN  ÜST SEVİYESİ

Mart 2016. Art Ankara, günlerden Çarşamba. Saat 13:00. Panel salonu hınca hınç dolu. Şunun benzerini İstanbul’daki bir sanat fuarı için düşünelim. Olacak şudur: Fuar görevlilerinden kim var kim yok panele gönderilir kalabalık olsun diye. O kadar.

Dikkatimi çeken salonun doluluğundan çok Kaya Hoca’nın hoşgörüsü oldu. Malumunuz  korsan tebliğ diye tanım var yani panelde soru kılığında adeta kendi sunumunu yapan katılımcılara söylenen söz. Panelde durum korsan tebliği de aşarak adeta monoloğa dönüştü.Ancak Kaya özsezgin  bu tuhaf anlamsız ciddiyetten ve   kuramsalıktan çok uzak  varsayımları  süzgeçten  geçiriyor  ve paneli katılmış izleyiciye anlamlı şeyler söylüyordu. Aynı zamanda da sanat tarihine ilişkin örnekler veriyordu. Türkiye’nin en üst seviyedeki eleştirmeninin bu tavrını her daim akılda tutmak gerekir.

 

“ROCK STAR” SANAT ELEŞTİRMENİ

Eleştirmenlerin rock starı malumunuz Jerry Saltz. Yalnız galiba şunu düşünmemişim. Esasında eleştirmenin rock star olduğu yer medya değil fuardır.

Panel bittikten sonra sağolsunlar fuardaki standımı ziyaret ettiler ve yine ne kadar şanslıyım ki  bir  kritik de yaptılar.Bu esnada  benim stand doldu taştı. Herkes Kaya Hoca’yı kendi standına çağırıyor ayaküstü hal hatır soruyordu.  Stand ziyaretleri esnasında Bosphorus gazetesine de bir göz  gezdirdiler,  Yine Bosphorus sanat gazetesinin duayen sanat eleştirmeni  Abdülkadir Günyaz’ı aradılar,  ondan sonra Kaya Hoca ile birlikte fuarı gezmeye başladık.  Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Her stand  Kaya Hoca’yı  baş tacı ediyor, fotoğraflar çekiliyor  keyifli sohbetler yapılıyor Kaya Özsezgin adeta deyim yerindeyse fuarda bir  “Rock Yıldızı”  eleştirmen  geziyordu.  Aman bir yanlış anlaşılmaya da yol açmayalım.  Kaya Özsezgin’e olan sevgi ve saygı sadece onun popüler olmasından diğer anlatımla bu sadece yıllar boyu sanat basını dünyasında ve son olarak Aydınlık’ta köşe yazarı, Ulusal Kanal’da Sanat TV’de yorumşarından kaynaklı bir şey değildi. Sanat tarihçisi, eleştirmen, akademisyen kimliğine saygı olduğu kadar, emek verdiği öğrencileri, öğrencilerinin yetiştirdiği öğrencilerinin ona gösterdiği sevgi ve saygı idi.

 

TAM ZAMANI

E.Kahraman “Yiğidin hakkı yiğide! Kaya Abi “tam zamanı”ların adamıydı. Olacakları tam zamanında öngörmüş, tam zamanında, tam kıvamında, tam olması gereken bir söylemle söylemişti sözünü”. Diyor. Katılmamak elde değil. Tekrar hatırlatmalı tuhaf  yarışmayı. Türk Sanatçısına  “ Jürinin incelediği resimlerin her ne kadar “içten” olsa da ve “zengin bir düş gücü” yansıtsa da genel olarak bir “öğrenme”, “deneyim kazanma”, “kimlik bulma” aşamasını yansıttığını saptayarak, bu yarışmanın bir “araştırma süreci” olarak belirlenmesini önererek “ tüm resimleri iade etmesi kararı karşısında dediklerini düşünürsek, “tam zamanında” buna karşı çıkanların başında gelmişti.

 

50 PUANDAN AÇILIŞ

Art Ankara’da resmi fuar açılışından evvel  bir kafede oturarak projelerinden sanattan sanat tarihinden konuştuk. Birçok projesi vardı. İnterneti daha faydalı kullanmak istiyordu Hatta bu konuda ortak projeler bile orada geliştirdik.Sonra da devlet desteğinin de önemi üzerinde uzun uzun konuştuk.

Bu yazıyı nerede okudum hatırlamıyorum ama Kaya Özsezgin için eleştiride 100 üzerinden not veriyor ise 50 den başlar deniliyordu. Kendisine bunu sordum.  bu yorumun çok doğru olduğunu  ve güzel olduğunu söyledi.  Yukarıda belirttiğim gibi hoşgörülü, yeniliklere açık, sanata değer veren sanatçının yetişmesinin bir süreç alacağının ve hatta ömür boyu süren bir süreç olduğunun farkında olduğu için tahmin ediyorum  50 puanı baştan vermesinin nedeni bu ömür boyu süren sanatsal üretim sürecinde sanatçılara sanatçı adaylarına bir teşvik primi gibiydi.

NE GÜZEL ELEŞTİRİ

Sanatsal üretim süreci cidden zordur. Bunu defalarca anlattım. Ve zaten bunun maddi yanını düşünerek yola çıkmazsınız.. Çok yakınlarımdan bana gelen eleştiriler var , resim yapa yapa gençliğini harcadın,  hayatı es geçtin diyenler bir hayli çok. Şunu soramazsın sanatsal üretim içinde olmayana. Ya sen hayatını boşa harcadıysan…

Pek cevap vermem bu tip eleştirilere.  Geçiştiririm. Ama sagolsun  Kaya Hoca’nın Masallar Şehri İstanbul  kritiğini, artık bu metni, bu tip sözler söylenin karşısına koyacağım:

“Sanat sahiplenmektir, her sanatçı bir konuyu sahiplenir ve bütün bir ömür onun üzerinde ısrar eder. Ali Balkan’ı bu açıdan takdir ediyorum. Ali Balkan sanat vapur içindir derken Vapuru benimsiyor. Vapur onun hayatında değişmez bir objedir. Bu güzel bir şey. Vapuru sahiplenmesi güzel bir şeydir.Bu bir değerdir. Demek ki bu sahiplenme yönünde çalışacak, çok daha iyi şeyler yapacak. Bundan eminim”

Bir de şunu söyleyeceğim. Böylesine bir duayen sanat eleştirmeni bir vizyon koymuş. Eminim demiş.. Buna icabet etmemek olmaz.

dsc02715 

 

ÇİFT YÜZÜNDE RESİM OLAN TUVALLERİ HATIRLATMA ZAMANI GELDİ

Arada bir yazıyorum sanat piyasasından bahsediyorum.  Ancak hatırlamalıyız ki bundan 50 yıl evvel ki sergilerin Kaya Hoca tarafından aktarıldığı şekliyle ortada bir sanat piyasası yoktu Hatta bu kavram bile yoktu. Bu yüzden 2010’da  tepe yapmış sanat piyasasını baz alarak beklentiler içine girmek pek de doğru değildir. Geçen sene Eylül ayında kaleme aldığım yazıda  uzun yıllardır iyi gitmeyen sanat piyasasının daha da zorlanabileceğini ancak ne olursa olsun genç sanatçıların resim yapmaya devam etmesinin gerektiğini söylemiştim. bu sene de belli ki pek iyi gitmeyecek. Bu artık 5.yıl. Dayanmak kolay olmasa da hatırlamamız gereken nedir ? Çift Yüzünde resim olan tuvaller.Bunu hatırlamalıyız. Eskiden satış kaygısı bu denli önde değil değildi.

BİR DUAYENDEN NE ÖĞRENEBİLİRİZ?

Öğrenilecek şeyler çok. Bir kısmı benim çıkarsamalarım. Çoğu ise direk kendi sözleri ile yorumları:

Sanatın temelinde yaşam enerjisi vardır. Yani her sanatçı bu enerjiyi içinde bulunduğu toplumun bireylerine iletmek ister. Sanatın başka alanlarda olmayan bir etkinliği var. Bu tüm insanları bir arada toplar. Sanatın birleştirici sentez gücü vardır.

Sanatçı yaşam enerjisini kaybeder  ise  toplumla iletişim kuramaz hale gelir. Bir sanatçının sanatına olan güveni azalır ise, toplum ile ilişki kurma kabiliyeti de azalır.

Müstakbel sanat tarihçisi.. Sanatı sevecek, okuyacak, anlamak  için çaba harcayacak.Günümüz için bir nevi idealistler gerekiyor.

Burada Ümit Gezgin’in bir uyarısı var hem eleştirmenlere, hem de sanat tarihçilerinin yayımladığı akademik makaleler dışında kalan alana. Dediği şu. Anlaşılır olmaya gayret gösterin.  …Elbetteki kavramlar, dönemler, sanatçıların bilinmesi gereklidir ki bu eleştiri de nelerden bahsedilmiş anlaşılsın. Ancak anlaşılmaz olmaktan kendine pay çıkarmaya çalışmak doğru değildir. Eleştiri ister plastik sanatlar ister olsun ister edebiyat, anlaşılır olmak önemlidir. Aksi durumda “rol çalmak”, “sanat eleştirisi sanatçısı durumuna düşmek”  olasıdır ve en kötüsü “geveze ve ne dediğini bilmeyen” noktasına ulaşmaktır.  Ana akım bu sonuncusunu genellikle baş tacı eder. Bence artık bundan vazgeçmelidir.

Yeterince hoş görülü olduğunuzu düşünüyorsanız  2 kuşak öncesine göre o kadar da hoşgörülü bir insan değilsiniz.

Ütopyalar iyidir ama bir de olan bitenler var. Gerçek kurmacadan daha karmaşıktır  sözünü de arada bir akıla getirmek gerekir. Hayata karşı daha açık olmak gerekir, gelişmeleri, durumları değerlendirme zamanı geldiğinde geçer not ile sınırlı olmak üzere bol kepçeden değerlendirmek kimi zaman çok daha iyidir.

Konu plastik sanatlara gelince en az 50-100 yıllık bir perspektiften bakın. Son 5-10 yıldan değil. İdeali binlerce yıllık bir perspektiften bakmak.

Çok disiplinli ve çalışkan olduğunuzu düşünebilirsiniz. Böyle düşünüyorsanız emin olun hala yetersiz bir noktadasınız. Geçer not almak sizi şaşırtmasın.

Son noktada ise en üst  seviyede eleştirmenlerin özelliği sıradan bir resminize bakarak ve hatta resmin bir köşesine bakarak bile,  resminizin temel yapısını tahmin etikleri gibi, 3-5 cümlenizle, resminizi birleştiklerinden resminiz nereye doğru ilerleyeceğini, sizden çok daha iyi görmeleri diye de ekleyeceğim. Bu seviyeye ulaşacak eleştirmenlere ihtiyacımız çok!

 ÜÇ DİLEK HAKKIMI KULLANIYORUM!

Yeri doldurulamaz. Çok büyük bir eleştirmen kaybettik.Bu yüzden ilk dileğim sanat dünyasının tüm duayenlerine. Onlar bildiğiniz milli servet.. Onlardan istirhamım yaşları saymaya hiç olmazsa 40 yaşlarında bırakmaları.Ve en azından bu yaşın gereklerine göre bir hayat sürmeleri.

İkincisi sanat eleştirmeni adaylarından. Kimisi iyimser kimisi değil. Sanat kuramcısı, sanat eleştirmeni olmak çok zordur. Sanat tarihçisi olmak o kadar zor değildir. Yeter ki tarihçi bir şeyleri görerek, yaşayarak yorumlayarak yazsın. Okuyarak değil. Adı üstünde görsel sanatlar. Gezerek görerek yazsın.

Üçüncüsü devlet kurumlarımızdan. Kaya Özsezgin yıllardır bahsetti durdu. Kamu,  sanat eseri alıma başlamalı dedi. 1939’dan başlayan sergilerin ve eser satın almaların devlete kazandırdıklarını anlattı.  Son konuşmalarında modern sanat’a mesafeli olmalının acaba bu kalıcı olabilecek mi sorusundan yola çıkmaktan kaynakladığını söylemiş ve bunun aksinin geçerli olduğunu belirtmişti. Ümit ediyorum Kaya Hoca’nın bu önerisi  dikkate alınır.

 

Güzel sanatlar camiasının başı sağ olsun.