Bir çağdaş sanat eserinin doğuş hikayesi

Ağustos ayı yazımda CI ziyaretçi tahminimi 100 bin olarak vermiş, yeni bir klişenin  seçkin cümlelerde yerini alacağı, Hıncal Uluç’un da ayar düzeyinin artabileceği yönünde tahminde bulunmuştum.

19 Eylül:Açılış galası

19 Eylül’de açılışa gittiğimde ziyaretçi tahminimin çok yukarıda olduğunu bizzat gördüm.  Saat 19:00’da içerisi Perşembe günü öğle saatlerindeki gibiydi. Fuar, açılış galası  stratejisini değiştirmişti. Takvim değişikliğinden sonra bir de bu.  Tahminlerim tutmasın diye mi uğraşıyorlar diye de bir ara düşünmedim değil(!)

Hıncal Uluç ayar verir illa ki diyordum.  İlla fuar hollerinde yeni bir kelime de seçkin cümlelerde yerini alır diye düşünüyordum. Fuar interaktvite konusunda çok iyi bir noktaydı. Herkes gülümsüyor, eğleniyordu. Ben hariç. Zorda olsa, 2-1  kazanırım diyordum.

20 Eylül: 1-0 yenik duruma düşmenin tescili

Açılış gecesi rakamı 11 bin olarak açıklandı. 100 bin tahmini ilk günden oyundan düşmüştü.  En iyi tahmin şu aşamada 70-80 bin aralığı diye düşündüm. Basında da eskisi gibi bir rüzgar yoktu.

21 Eylül: Ah be Kızılmaske yaktın bizi!!

Günlerden Cuma, Hıncal Uluç hala bir şey yazmamış. İzleyici sayısı 80 bini bulursa öp başına koy.  Dışarıya koymuşlar devasa bir kurukafa… Aklıma kızılmaskenin mağarası geldi.  İyi güzel. Ama insanlar da huylanıyor. Şimdi bana niye 10 kaplan gücündesin mesajı veriliyor, içeride 11 kaplan beni mi bekliyor sorusu akıllarda beliriyor…

İnsanlar korkuyor. Kurukafayı gören dışarıya bunu koydularsa içerde  Allah bilir neler var, bunlar ayin ”felan” da yapar diye endişe ediyor. Girmek bir yana hızlı adımlarla uzaklaşıyor.

Bunla bitse iyi. Instagram fenomenleri için, fuara girmeye gerek kalmamış durumda.  Instagram fenomeni, giyinmiş süslenmiş geliyor. Kurukafa ile 20-30 özçekim yapıp gidiyor. Yani içeri girmiyor. Canına minnet. “Instagramcının” derdi fuarı mı gezmek? Hayır.. Öyle bir derdi hiç olmadı ki zaten. En az 10 bin ziyaretçi de ordan gitti. Açılışta 15 bin zaten eksikti. Korkan çekinen de 5 bin  desen, 70-75  bin ziyaretçi harika bir sayı olur. Kısacası kurukafa fuara gol üstüne gol atıyor.

Yahu kurukafayı nerede görürüz. Trafoların üstünde. Toksik zehirli şeylerin üstünde.  Fuar girişine devasa kurukafa koymayı akıl eden kimse belli ki tahminlerim tutmasın diye çalışan grubun içinde(!)

Ya dedim bari ben bir şeyler yazayım. “Contemporary İstanbul ’18’de yapılması zorunlu 6  hareket” başlıklı yazımda özetle..Fuar harika. Eğlence gırla. İçeride korku filmi yok demeye getirdim. Instagram fenomenleri için de “story” mekanı esas içerisi  mesajının altını çizdim . Kendimi aştım,  afrodizyak niyetine fuar bile dedim üstü kapalı…Gecenin körüne kadar yazdım, her yerden yazımı servis etmeye başladım.

DSC05056

Contemporary İstanbul ’18’de yapılması zorunlu 6  hareket den 5.cisi Gandalf ile Isengard hatırası!

22 Eylül: Fark 2’ye çıktı

Hıncal Uluç  nihayet fuar hakkında yazdı. Sevinçle yazıyı okumaya başladım. Okudukça yüzüm düştü. Eleştiri adına bir şey yoktu. Herhalde kurukafadan insanların korktuğunu anladı ki  kurukafaya bir sürü anlamlar yükledi aldı işi Stefan Hawking’lere, quantum fiziğine bağladı. Nuhun gemisi dedi.

Nuh dedi, tahta demedi! Nuhun gemisinde tahta olmaz mı.. Bunu bile göremedi mi yahu. Yani ofsayta rağmen devam dedi. Eleştiri bir yana, dolaylı da olsa fuara destek atıyordu.  Nerde kaldı panayırlar, sanatsal kaoslar, fuara gitmemler..(1)

Ziyaretçi tahmininden sonra, buradan da bir şey çıkmayacağı belli oldu. 2-0 yeniktim. Bir şeref golü gerekiyordu(!) Cumartesi yazımı çaresizce oraya buraya gönderiyordum. Kimi görsem fuara gidin diyordum, süper diyordum.  Ya abi fuar ben olmuşum diyen mi istersin, benim hayatım fuar diyen mi istersin, senin yazı ile fuarı gezmiş kadar olduk mu diyen istersin…  İstanbul yazdan kalma son hafta sonunun keyfini çıkarmaya kararlıydı..

KETENPERERİ

 “Ke_ten-pe_re-ri” –TÜYB-197X532-2018-Ali Balkan

23 Eylül:90.Dakika golü

Pazar günü. Trafikten kaçış yoktu.Hafta sonu keyfi yapma konusunda İstanbul kararlıydı. Bu konuda toplumda kutuplaşma değil. Hiç görülmemiş şekilde mutabakat vardı. 16:00’da fuara varabildik. Bilet kuyrukları almış yürümüştü. Fotoğrafları çekmesi için kompozisyon ve doğaçlama açısından oldukça başarılı bulduğum Melis Baş  da rica minnet benimle  gelmişti. Girişte fotoğrafçı için bilet gerek dediler. Hay hay dedim.  Kendime şaşırdım. Bir tarafta nasıl olur böyle bir şey demek, diğer yanda kuyrukları da görünce ya 99.999’da kalırsa filan diye düşünmek. Çaktırmadan bir bilet aldım.  Dedim işte yanlış anlaşma olmuş, düzelttiler. Neyse içeri girdik, açık ve net söyleyim, belki de son 5-6 yılın en kalabalık kapanış günü buydu.  İş çıkış saati metrobüs kalabalığı vardı fuarda.

Son bir umut fuar koridorlarında sanatseverlerin diyalologlarına kulak kesildim. Klişe bile kullanan yok. Herkes fotograf çekme ve sosyal medyada paylaşma yarışında. Aynaların önünde zihninde makyaj provası yapanı bile gördüm(!) 2 saate yakın fotoğraf çekimi ve fuar ziyaretinden sonra dışarı çıktık.  Ümitlerim bitmiş. Tahminler tutmamış.  Umutlar sonraki fuara kalmıştı.

Bir haftada 200 bin adım atmışım. Artık uykusuz ve bitkindim. Açık hava tiyatrosu tarafındaki kafede Melis’in çektiği fotoğraflara bakıyor, kahve içiyorduk, laflıyorduk.  Fuar güzeldi ama tahminler tutmadı derken, -konuşmak bile zül geliyordu o esna da- dil  sürçmesi ile ketenporari kelimesini kullandım. Ve ardından ketenpereri ve ardından ketenpereli kelimelerine ulaştım.  Bilinçaltım 3-0’a razı olmamıştı. Seçkin cümlelerde o  yeni kelimeyi kullanacak olan kişi benmişim meğersem.  Yenilen 2 gol ne kadar beklenmedik ise attığım  tek gol de o kadar beklenmedik oldu.

***

Son yılların en keyifli CI fuarı haftası da böylece bitti. Fuar yöneticileri Ali Güreli ve Rabia Güreli başta olmak üzere tüm çalışanlarını bu harika organizasyondan dolayı kutlamak, tebrik etmek gerekir.  

Tahminlerim tutmasın diye çalışan gruba gelince(!) Bu eserlerimin onlara ve elbette bu işleri başımıza açan pisuarı kırılasıca  Marcel Duchamp’a (2) kapak olması dileği ile(!)

 

 

Not: “Ketenpereri” isimli işimin ebadı küçük geldi. Salonuma bile çok rahat sığıyor.  O yüzden bu eseri satışa çıkardım.5 metreye 15 metrelik bir tualde çalışacağım(!)

Not 2: Şaka bir yana, izaha muhtaç spekülatif kur atağının yaşandığı bir dönemde 74 bin ziyaretçi sayısı gerek fuar yönetiminin başarısını gerekse sanatseverin fuarı ne denli benimsendiğini kanıtlamaktadır.

Not 3: Bu yazıdan CI fuarını eleştirdiğim gibi bir sonuç çıkarmaya çalışacaklara eski yazılarımı okumalarını tavsiye ederim. CI fuarını zaten önemser ve beğenirdim, bu sene daha da sevdim.

(1) Hıncal Uluç’un geçmiş fuar değerlendirmelerine ilişkin linkler:

https://www.sabah.com.tr/yazarlar/uluc/2017/09/19/contemporary-istanbul-ya-da-sanatsal-kaos
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/uluc/2015/11/14/sanat-degil-satis-olmus-amac
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/uluc/2015/09/16/fuar-degil-panayir
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/uluc/2014/11/15/dolu-degil-doldurulmus-fuar

(2) M.Duchamp konusunda en matrak makalelerden biri olan Ekrem Kahraman’ın yazısını okumanızı tavsiye ederim.

http://www.aydinlikgazete.com/bati-sanatinin-kulturel-hezeyanlari-2-makale,61929.html