2019-2020 Sanat sezonu başlarken: U MUT LU YUM! | Sanat Tasarım Gazetesi | Sayı 150 | Ali Balkan

5 yıl evvel bir makalemde merhum Kaya Özsezgin’in altını çizdiği çift yanlı resimler kadar olmasa da bir daralma sürecinden geçeceğimizi yazmıştım. Bu sene için ise  sanat piyasası artık yükselişe geçer diyorum.

Ama önce, üç  konu var ki; bunlar bu yaz konuşulan tartışılan hususlar oldu, bunları  atlamayalım, fikirlerimizi beyan edelim. Tanıtım Ajansı yasası geçti,(1) Müze Kart fiyatı sabitlendi(2), Art-Basel’in galeri alanlarında kirada indirime gittiği haberleri uluslararası medya da yer aldı. Sondan başlayalım.

Geçen sezon finalinde Art Basel kira fiyatlarını niçin düşürdü?

2018’de kira ücreti m2 başına 857  dolardı. 2019’da % 5 zam yapılarak fiyat m2 başına 898 dolara yükselecekti ki! Ama yönetim daha farklı bir kiralama politikası geliştirerek, 785-934 dolar aralığını galerinin büyüklüğüne göre oluşturdu. İlk defa katılan galerilere de %20 indirim ile kira fiyatını 628 dolar/m2 ye düşürmüş oldular.

Bunun anlamı ne? Cnn’de yapılan  röportajda denilen, kimsenin zamanı yok o yüzden galeri gezmez oldular, galerilere destek atalım. Ve hatta, başka ülkelere gittiğinde ziyaretçiler, Art-Basel’a katılan galerinin şehirde nerede olduğunu da görsün.

Rakamları vermemin nedeni olayın basında yer aldığı gibi çok da anlamlı ve büyük olmaması. Esasında olayı biraz daha derinlemesine irdelersek benim ulaştığım 2 sonuç var. Birisi AVM iş modelinde kira  ve cirodan alınan pay sisteminin; sanat piyasasının satış  bilgilerini paylaşmaya hevesli olmadığından dolayı diğer yanda da pratik olmasından dolayı belli kıstaslar alınarak fuarlar için de modellenmesi.

İkincisi ise, özellikle ilk defa katılacak galerileri özendirmek. Küçük galerilere arkanızdayım mesajı vermek. Peki bunu niye yapıyorlar? Bir benzetme yapalım. Fuarı sinema salonuna, galeriyi de yapımcıya  benzetelim. Büyük yapımcılar, gişe filmi yapıyorlar genelde. Oysa ki, fuar iş modelindeki kilit unsur alıcılar değil, biletli ziyaretçi. Fuarların biletli ziyaretçisi  de gişe filmine o denli düşkün değil. En azından geniş kesimi hâlâ özgün ve samimi bir şeyler görmek istiyor. Benzetmeye devam edersek,  fuar ziyaretçisi, Hollywood- Marvel kahramanlarının her bölümde bir daha ve ardından bir daha ve ardından bir daha  dünyayı kurtardığı filmlerin müşterisi değil. O halde onlara farklı şeyleri verebilecek kesim, samimiyeti hissettirebilecek kesim daha çok küçük galeriler. Yeni katılan galeriler  ise fuarın ziyaretçiye sunduğu yenilik. Hani bir ürün lansmanında derler ya cep telefonuna yeni şu özelliği ekledik. Yeni galeriler de o. Hem de yeni müşterilere uzatılan bir havuç.

Uzun lafın kısası benim gördüğüm Art Basel iş modelini rafine ediyor ve modelinde AVM ve dev sinema yapım şirketlerinin iş modellerini örnek alıyor. Hani sanatmış, yok galeriler zor durumdaymış gibi sözlerle bezeli sunulsa da benim gördüğüm bu.

“Art community travels” (Sanat camiası veya kitlesi seyahat eder)

Marc Spiegler’in röpörtajında dediği ve bizi de en çok ilgilendiren cümle bu: Sanat dünyası seyahat eder. Bunun bir benzerini de  Jerry Saltz söylemişti fuar kitleleri için: “Groupie” diye tanımlamıştı onları.. Bahsettiği rock-pop grouplarının peşinden konser konser gezen genç kitle değil elbetteki. Fuar fuar gezen, tüm ülkelerin turist olarak ağırlamak istediği  en üst segmentlerden   birinden  bahsediyordu. Bu kitleyi, İstanbul’a çekmemiz gerekir ve Contemporary İstanbul, elimizde bulunan en esaslı unsur şu aşamada. Tanıtım ajansı  Marmara bölge temsilcileri ve daha da önemlisi  işe alım yapılmışsa uzmanlarının bu fuara özel ilgi göstermesi gerektiğini düşünüyorum.  Contemporary İstanbul bu sene 12-15 Eylül tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında 14.edisyonu ile sanat severlerle bulaşacak. (3). Bunu da belirtmiş olalım ve müze kart konusundaki gelişmelere geçelim.

Müzekart ‘ın 70 TL olması ve fiyatın sabitlenmesi

Müze kart stratejisini destekliyorum. Ve artırıyorum. Bedavadan televizyondan yayınlanan diziler dahi nette paralı hale gelmek için uğraş içindeyse, müze gelirlerine odaklanmak ve fiyatları arttırmak yerinde bir karardır. Bizim müzelerimiz dünyadaki sayılı müzelerdendir. Verilen bilgi de gelirin %85’inin  yabancı ziyaretçilerden geldiği yönünde. O halde, Müzekart ile yerli ziyaretçiyi bu fiyat politikasının dışında tutmak yerindedir. Bunun tartışmasına girmek dahi abesle iştigaldir

Öte yandan Tanıtım Ajansı Marmara bölgesinin 2 üyesi ve uzmanlarına bir öneri getirmek istiyorum:

Bakan dedi ki, vatandaşlarımızı AVM yerine müzelere çekmek istiyoruz. Hepimizin temennisi. Diğer yandan,   temel turizm tanıtım stratejilerine baktığımızda sürekli dış ülkedeki kanaat önderleri üzerinden bir pazarlama strateji kurgulandığını  görüyoruz. Yani, kitle iletişimini müşterinin ayağına götürüyoruz. Şu halde müze, kitleyi çekmek istediğimiz yer ve kitle de AVM’de ise; kitle ile ilişkilerin (PR) AVM’de gerçekleştirilmesi gerekiyor. Şu halde, AVM’lerde müzelerin tanıtımının yapıldığı bir alan ve müzekart satılan bir alanın faydalı olup olmayacağı denenmelidir.  Mini müze diyelim. Replika eserler sergilenebilir. Dönüşümlü olabilir. Deneme yanılma, dünya örnekleri, gezici sergilerden deneyimler esas alınarak bir model oluşturulabilir. Artık müzekart sisteminde hangi müze varsa…  Marc Spiegler boş konuşmaz. Bilet gelirine odaklanmış görünüyor, iki lafından biri paradigma değişimi, geniş kapsamda bunun değerlendirilmesi gerekiyor. Bu iş de  güncel sanatlar da ağırlıklı olan Marmara Bölgesi Tanıtım Ajansı temsilcilerine ve uzmanlarına düşüyor dedikten,  müzekart fiyatının sabitlendiği bilgisini de ekledikten sonra plastik sanatlara dönelim.  Sanat piyasasında bu yıl büyük ihtimalle bir toparlama başlayacaktır dedim başlıkta. Tahminleri isabetli birisi miyim? Bence öyleyim. Kanıtlayayım.

“Angry bird” değilsin ki herkes seni sevsin(!)

Geçen sene yaşanan spekülatif atak ile dolar kuru bir anda  7 TL olduğunda ben de tepkimi ilk  “Angry  bird”imı boyayarak  ortaya koymuş,  “çağdaş sanat” alanında zorunlu 3 hareketten birini yapmıştım(!)  O eserde  ‘USD/TL max 5’ ibaresine yer vermiştim.(4) (5)  Bu tahmini yapmak oldukça kolaydı. Bir iki veriye bakarsın, dengelere bakarsın tahminini yaparsın. Enflasyon  farklarını uygularsak krizden  tam 1 yıl sonra tahmini tutturmanın haklı gururunu yaşıyorum.  Elbette ki öncülü olan eserleri   de saymam gerekir “Para-Goygoy aktivite”(6) ikincisi  “Büyük goy goy ustası”(7) ve son olarak “Fart Coin”(8). Bu tahminlerim de isabetli çıktı.

resim 1

“Angry bird değilsin ki herkes seni sevsin”(2018) 26X43 K.Ü.K.T. – İsimlendirme 2019 yaz(!) ( https://www.instagram.com/p/BmjL9mSAEn-/ )   (16/8/2018)

Zor olan tahmin başkaydı: Para-goygoy aktivite!)

Bulvar gazeteciliğinin 21.yy’a özgü  ve de ekonomiye odaklanmış halinin doğum sancıları 2017’den beri sosyal medyada ciddi şekilde hissediliyordu.. Ancak kavramı isimlendirmek ve kapsamının ne denli genişleyebileceğini tahmin etmek ise güçtü.  Bu aktiviteye  “Para-goygoy aktivite” adını verdim. ve bunun ustasının da  ancak“ Büyük goy goy ustası” olabileceğini uzun uzun anlattım. Sosyal medya fenomenlerini öylesine eleştirdim ki; kolajlarken gülmekten yere düşmüşlüğüm bile var. 2018 başında eserimi yayınladım. Yalnız Vedat Günyol misali espri yaparken  ciddiyeti  biraz abartmışım ki ciddiye alanlar tahminimden de çok oldu. Altın sınırsız miktarda; bir taş oysa ki bit coin sınırlı diyen bir kimsenin lafına yer verip, sorularınız için sazan-ben@gbf.edu adresine e-posta at de bu sonuçla karşılaş(!)

resim 2

“Para-GOYGOY aktivite”  (2018) Ali Balkan

Para-Goygoy aktivitenin yükselişe geçmesi kaçınılmazdı. Çünkü, Marx’ın öngörüsü doğru çıkmış, “kâr oranlarının eğilimsel düşüş yasası” tavana vurmuş, devletler de hizmet sektörü ile büyümede sınırları aşmak için hormonlu çözümler peşinde koşar olmuştu. Bu tüm dünyada bunlar  yaşanırken, balon üstüne balon geleceği, bu balonlarda da  1637’de yaşanan “Lale soğanı çılgınlığı”ni örnek alacağı açıktı. Yani son aşamada katılanların ağır şekilde zarar edeceğine şüphe yoktu. 2018’de ise daha farklı bir kesim mevcuttu: Yutıbırlar.  Onlar bunu kendileri için fırsata çevireceklerdi.

Yutıbırların(you-tuber) temelsiz umutları pompalayacağı açıktı. Bitcoin’in  çöküşünü  öngörmüştüm.  Çünkü çevremdeki herkes bit-coin’den bahsediyordu Yutıbırların da alacağı pozisyonu  önceden görmüş ve “post-truth” (yalan haber )kavramının artık yetersiz kalacağını  bir sonraki aşamasının da “Fart-truth”(*s*r*ktan gerçek)olacağını öngörmüştüm.  O eserimi de şubat 2018’de yayınladım.

Bu iki kavram arasındaki ayrımı şöyle yapalım: Artık falcıların bile gösterdiği sözde ciddiyetin de kayıp edildiği, gerekçelendirmede  mahalle kahvesindeki özenin bile gösterilmediği  döneme “fart-truth” dönemi denir. Yalan haber de ana mesele bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktır. “Fart truth” da ise özellikle “para-goygoy aktivite” kapsamında bilgi sahibi olmadığı yatırım araçlarına çılgınlığın  en üst boyuta ulaştığı dönemde yatırım yapanların acısından faydalanmak için Makyavelist bir tutum sergilemek söz konusudur.

2018 yılında  “para goy goy aktivite” tam anlamı ile tavan yaptı. Yılın büyük kısmı, yıl boyunca %80 civarında kayba uğrayacak bit-coin allandı pullandı. Daha sonra da dolar en başta 10 ardından 20 yetmedi 30  hatta 60  olacak yorumları yapılır oldu. Sebep basitti, hiçbir bilgileri olmadığı halde, balonun popülerleşmesi sonucu yatırım kararı veren çok geniş kesimler zarar etmiş ve buna karşı gerçek dışı (yalan haber) yorumlarla kendilerini rahatlatmak istiyorlardı. Sosyal medya yorumcuları da talebi görüyor ve karşılıyor, bu yönde haberler yaptıkça, beğeni, abonelik, izlenme, reklam geliri kazanıyorlardı. Ancak bit-coin ve kur arasında ciddi bir fark vardır. İlkinin düşmesi çıkması geniş etkilere sahip değilken, dolar kuru her türlü piyasa  ve sanat piyasası da dahil çok etkilidir.  İşte bu yüzden  “para-goy goy aktivite” piyasanın psikolojik unsuru için zararlı bir aktivitedir. Meğer ki, sağlam veriler ile desteklenen tahminlerde bulunulsun. 20 TL 1 dolar edecek demesi kolaydır da , öyle bir sıçrama halinde bizi geçtim,  tüm dünyada oluşabilecek tablo hakkında en ufak bir fikri var mıdır bu  kesimin? Hiç sanmam.  Peki ne yapmalı? Bu kahinler, izlenme, abonelik ve reklam gelirinden takipçileri sayesinde nemalanıyorlar.  Sosyal medya  trendleri? Kapalı kutu. Bence bu tip kanalları izlemeyin. Bulvar gazeteciliğine verilebilecek en iyi cevap budur. Görmezden gelin. Ek olarak, entelektüel insanlar özellikle de aydınlar yorum dinleyen insan değildir.  Bilgiye ilk elden ulaşıp yorumlayabilen insandır. Bir de en azından şu soruya yanıt verin:

Bilgisayar seçimi yaparken, günlük fal yorum videolarına bakarak karar vereniniz var mı?

Bu açıdan, sosyal medya takipçisi ve izleyici kitlesinin çok büyük kesimini oluşturan  genç arkadaşlarımıza tavsiyem, kendilerini eğlendiren, tuhaf fenomenleri bilemem ama bir takım yatırım kararları vereceklerse sosyal medya yorumlarına pek te güvenmesinler. Sözgelimi döviz yatırımı yapacaklar ise TCMB sitesindeki verilere bakarak karar versinler. Sorum da basittir: Cep telefonu veya bilgisayar seçimi yaparken, günlük fal yorum videolarına bakarak mı karar veriyorsunuz?  Aynı soruyu resim alan bireysel ve kurumsal koleksiyonerler için de tekrar edelim. Diyelim ki onlar da  danışmanlarını pas geçseler bile; ulaşacakları veri tabanları da eşyanın doğası, piyasasının düzenlemeye uygun bulunmamasından dolayı pek de bir anlam ifade etmiyor. Burada sezgiler önemlidir. Eserle kurulan bağ önemlidir. Sanatı desteklemek önemlidir özellikle de halen yaşayan ve üreten sanatçıları desteklemek açısından.

Bağlayalım

Paradigma değişim, galerilerin ziyaretçi sayısının düşmesi, kapanan galeriler , fuarların ve   koleksiyonerlerin yükselişi ana akımda esaslı bir polemik olmaması, müzayede rekoru kırılmaması gibi konuları uzun zamandır yazdık.. Bu sezon, sanat piyasası patlar da demiyorum. Ancak geçen yıldan iyi olma ihtimali çok ama çok yüksektir. Bunun altında yatan sebepler oldukça fazla. Buradaki sıkıntı psikolojik faktördür. Yıllardır durmadan daralan bir piyasanın tekrar yükselmeye başlayacağına en başta inanmak zordur. Burada görev başta medya, fuarlar ve müzayede evlerine düşer deyip daha da uzatmayalım. Ve  2019-2020 sanat sezonunda tüm müzeler, fuarlar, galeriler, müzayede evleri sonda sanatçılar başta olmak üzere sezonun  güzel geçmesini diler, sanatsal üretimde özgünlüğün tavan yapmasını, yerli sanat piyasası hacminin genişlemesini, fuarlarda ve müzelerde ziyaretçi; müzayedelerde satış rakamı rekorları kırılmasını ümit ederim.